4 Şubat 2012 Cumartesi

varlığın güneşinde ısındıkça yokluğun gölgesinde serinlemeyi ihmal etmeyenlerden olmak ümidiyle...
"insanoğlunun ıstırabı kadar tabii ne vardı!şuurla var olmayı, gerçekten var olmayı ödüyordu. fakat insanoğlu bununla kalmıyor, bu büyük, değişmez zaruretin yanında kendi de yeni baştan talihler icat ediyordu. yaşıyorum diye başka ölümler yaratıyordu. hakikatte bunlar hep o varlık vehminin çocuklarıydı. çünkü hakiki ölüm ıstırap değildi, kurtuluştu; hepsini, hepsini bırakıyorum, sonsuzluğa karışı...yorum. aklın bittiği yerde parlayan büyük incinin kendisi oldum;ondan bir zerre değil, kendisi. aklın serhaddinde hiçbir aydınlığın gölgelemediği yerde kendi içinde aydınlık, pırıl pırıl tutuşan bir su nergisiyim. fakat hayır, o bunu diyeceği yerde " madem ki düşünüyorum. o halde varım, madem ki duyuyorum o halde varım, madem ki harp ediyorum o halde varım, madem ki ıstırap çekiyorum, o halde varım, sefilim varım, budalayım varım!" diyordu "

" insanoğlu doğduğu günden itibaren mağluptur, şefkate muhtaçtır"

Ahmet Hamdi Tanpınar-Huzur