8 Nisan 2009 Çarşamba

Deri ceket İstanbul büyükşehir tiyatrolarında bu sezon gösterime girdi. Benim de galasında oyunu izleme şansım oldu:).Deri ceketinin yakasındaki kürklerden sıkılan ve bu tüylerden kurtulmak isteyen genç bir akademisyen, bu sorunu için ilginç bir çözüm yolu buluyor. Devletin koyunları tımar ettiği yerde kolaylıkla bu tüylerden kurtulabileceğini düşünmesi başına gelecek bir dizi absürt durumun başlangıcını oluşturuyor. Devlette her yapılan işin kayıt altına alınması gerektiğinden, bu deri ceket de o dakikadan itibaren devlet nezdinde bir koyun olarak kabul ediliyor..

Deri ceket görünümlü koyunumuz ise artık devlet dairelerinde o oda senin bu müdürlük benim bir deri ceket olduğunu ispat etmeye çalışıyor...
“Ben koyun olmadan kurtulmayı deneyeceğim!”

Oyun, Bürokrasinin çıkmazlarını, bu çıkmazlar içindeki insanların çaresizliklerini, seçimlerini esprili ve dahası oldukça sert bir üslupla eleştiren bir oyun.

Bulgar tiyatro yazarı Stanislav Stratiev yazmış arif akkaya da yönetmiş. Oyuncu kadrosunda ise Yiğit Sertdemir, Hikmet Körmükçü, Cengiz Tangör, Can Ertuğrul, Yeliz Gerçek gibi isimler var.

Gidilip görülesi bir oyun derim ben.

7 Nisan 2009 Salı

özgürlük: kim engelleyebilir ki?

Özgürlüğün Resmi Babası İspanya`nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapishanede mahkumdu küçük kızın. Fırsat bulduğu her hafta sonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapishaneye giderdi. Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında götürdü ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı. Bu sebeple kağıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı... Çok üzülmüştü küçük kız. Babasına söyledi bunu, o da "üzülme kızım, yine çizersin; bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?" dedi. Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü. Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti. Babası keyifle resme baktı ve sordu: "Hmmm! Ne güzel bir ağaç bu! Üzerindeki benekler ne? Portakal mı?" Küçük kız babasına eğilerek, sessizce şöyle dedi : "Hşşşşt! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri...

6 Nisan 2009 Pazartesi

bulutlar üstünde güvendeyim....



hemen hemen herkesin şahit olduğu ya da çocukluğundan hatırladığı bir sahnedir...

çocuklar, tüm güçlerini kullanarak hızlıca sallanır ve uzanabildiği kadar bulutlara uzanmak isterler...

bulutlara değiyorum diye kocaman bir gülümseme yayılır yüzlerine....

Bir çocuk için bulutlar olsa olsa özgürlüğün sembolüdür diye düşünülür ama farklı anlamları da varmış.

koruyucu ailesi ile birlikte merkezimize gelen bir çocuktan öğrendim bunu...

7 yaşında hemen hemen tüm yetiştirme yurdundaki çocuklar gibi kısacık saçları ve gözleri....

o gözlerdeki bakışları birkaç yetiştirme yurdu çocuğu gördükten sonra hemen ayırdedebilirsiniz diğer çocuklarınkinden...

ilk göze çarpan o gözlerdeki korku olur... beklentisiz, kimseden birşey beklememeyi öğrenmiş gözler...

Var gücüyle sevilmek için çırpınmak ve yine de hep bu çabalarının boşa çıkacağını düşünmek ne acıdır...

En çok sevdiğin kişinin sana en fazla zarar verecek kişi olduğuna inanmak, birine güvenmenin en güvenilmez şey olduğunu hissetmek..

tüm bedeninle, ruhunla bunu hissetmek ve bulunduğun heryerin güvenilmez olduğunu hissetmek..

bu hisle yaşayan bir çocuk için bu dünyada neresi güvenilir olabilir ki..

bunu çocuk istismarı ile ilgili katıldığım bir eğitimde öğrenmiştim. İstismar mağduru çocukların güvenli bir yerinin olmayacağını..ve böyle bir yeri hayal etmesini istediğinde bulutların üzerini seçtiklerini söylemişti hocamız..

koruyucu ailesi ile birlikte gelen bir çocuğa güvenli yerinin resmini yapmasını istemiştim. resimde bulutlar vardı. Ve küçük kız da kendisini bulutların üzerinde çizmişti. Resimde başka neler mi vardı..

Silahlar, balonlar, belli belirsiz bir baba...bulutlardan düşen bir çocuk...

Bulutlar özgürlüğü simgelermiş diye düşünürdüm ama özgür olmak istismar mağduru bir çocuk için tek güvenilecek şey olabiliyormuş bazen..

Aylar sonra tekrar gördüm bu aileyi, koruyucu ailesinin endişeleri azalmış, küçük kız ise korkusuzca sevmeyi öğrenmiş olacak ki annesini öpücüklere boğuyordu..

Onu bulutlardan indirmişlerdi hem de sevgiyle, sabırla...